Likya Yolu’nda yürürken keşfettik Çıralı’yı.
Burası, bir harita üzerindeki noktadan çok daha fazlasıydı bizim için. Sessizliğiyle, doğallığıyla, dinginliğiyle kalbimize dokundu. Günler geçtikçe burada kendimizi daha iyi hissetmeye başladık. Sabah kuş sesleriyle uyanmak, denizin tuzunu tenimizde hissetmek, zamanı yavaşlatmak… Hepsi bize uzun zamandır unuttuğumuz bir şeyi hatırlattı: Huzurun ne demek olduğunu.

Bir süre sonra bu topraklara sadece misafir olarak değil, bir parçası olarak da ait olmak istedik.
Ve karar verdik: Çıralı’da bir yaşam kuracağız.
Bu karar sadece bir yatırım değil, içimizden doğan bir bağlılığın sonucuydu.

İşte böyle doğdu hayalimiz:
Doğayla uyum içinde, sade ama özenli bir İtalyan restoranı…
Ardından, gelenlerin evindeymiş gibi hissedeceği bir otel…

Her taşında emeğimiz, her köşesinde sevgimiz var bu yerin.
Menümüzdeki her lezzet, bir anıyı taşıyor.
Odamızdaki her detay, dinginliği çağırıyor.

Çıralı’ya duyduğumuz aşk, bugün misafirlerimize sunduğumuz deneyime dönüştü.
Buraya gelen herkesin biraz nefes almasını, biraz yavaşlamasını ve belki de yeniden bağ kurmasını diliyoruz. Doğayla, sevdikleriyle ve en çok da kendileriyle.